Görünmeyen radar haberine karşı bilgilendirme!

Bildiğiniz gibi, Manisa’da radara giren bir avukat, radar aracının görünmediğini ve radar uyarı levhasının olmadığını söyleyerek, cezanın iptalini istemiş ve mahkeme de iptal etmişti. Haberini buradan okuyabilirsiniz.

Bugün röportaj yaptığımız trafik polisi arkadaşımıza bu durumu sorduk. Kendisinin söylediklerine dokunmadan paylaşıyoruz. Daha önce yaptığımız röportajı okumak isteyenler buraya göz atabilir.

Öncelikle, avukat beyin verdiği röportajı izleyelim. İzledikten sonra, trafik polisi arkadaşımızın cevaplarını okuyabilirsiniz.

Görünmez radar olmaz diyen bir avukat arkadaşımız ve bu arkadaşımızın söylediklerini doğru kabul eden bir mahkeme var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Röportajı ve haberi okuduğunuzda, avukat arkadaşımız hızlı gittiğini ve aracının muayenesi olmadığını kabul ediyor. Zaten etmemesi mümkün değil. Çünkü elde video görüntüsü var. Bu arkadaşımız, “Ben bu cezadan nasıl kurtulurum” mantığı ile, bir yerlerden tutturmaya çalışmış. Başarılı da olmuş. Fakat maalesef bu karar, gerçek bir hukuk ayıbıdır. Size kanun, yönetmelik ve yönergelerden dem vurarak açıklayayım.

Röportajın ilk 30 saniyesi, zaten kişisel bir reklam havasında olmuş. Arkadaşımız kendi reklamını gayet güzel yapmış. Zaten dikkat edin, basına yansıyan bu iptaller, %90 avukatların itirazlarıdır.

İlk 30 saniye ile 1 dakika arasında geçen 30 saniyelik sürede şunu diyor: ” Biz memur arkadaşlara söyledik. Uyarı levhanızı ve radar aracınızı görmedik. Yapılan incelemede, aracımızın vizesiz olduğunu söylediler, biz de o esnada öğrendik, aracımızın vizesiz olduğunu.” Bakın, arkadaşımız aracının muayenesi var mı yok mu diye hiç kontrol etmiyor. Ve bunu da gayet normal bir şeymiş gibi anlatıyor. İnsan sahip olduğu aracın muayenesi var mı, ne zaman bitiyor diye kontrol etmez mi? Ve bu kişi bir kanun adamı.

Neyse devam edelim.

Avukat arkadaşımız devam ediyor, ” Hem hızlı gidiyorsunuz, bir kural ihlal ediyorsunuz vizesiz bir araçla, ancak bu ceza nasıl iptal edilebilir“. Evet, şahsen bu soruyu ben de soruyorum.

Arkadaşımız devam ediyor.

Burada hukuk devleti olmamızın faydalarından bahsetmemiz lazım. İdarenin görevi, kendi vatandaşına ceza yazabilmek adına, kural ihlali yapmasını beklemek değildir“. Sizlere soruyorum, bu cümleden ne anladınız? Açıkçası ben pek bir şey anlamadım. Arkadaşımız sanırım şunu demek istiyor; devlet, kural ihlali yapmadan ceza yazmalı. Evet, biraz komik oldu. Neyse biz dinlemeye devam edelim.

Bizim trafik yönergemiz var. Orada şöyle deniyor. Sabit araçla radar kontrolü yapılıyorsa, o araç her iki yönden de gözükmek zorunda.” diye konuşmasına devam ediyor. Hemen bahsettiği TRAFİK DENETİMLERİNDE VE TRAFİK KAZALARINDA ALINACAK ÖNLEMLERE İLİŞKİN YÖNERGE’nin ALTINCI BÖLÜM – Radarla Hız Denetimleri konulu maddesine bakalım. Şimdi burada yazıp uzatmak istemiyorum. İsteyenler buradan yönergenin tamamına bakabilir. Arkadaşımızın bahsettiği aslında farklı bir madde. Aynı yönergenin ikinci bölümünde geçer. Madde 5/L: Sabit veya seyir halinde denetimler ile trafik kazalarına müdahale dışında, trafiği izlemek amacıyla sabit olarak bulunan ekipler, karayolunda yol kullanıcıları tarafından rahatlıkla görülebilecek yer, konum ve pozisyonda, trafik akışını etkilemeyecek ve tehlikeye düşürmeyecek alanlarda ve her an karayoluna çıkabilecek şekilde (otoyollarda ve şehirlerarası karayollarında yola 90 derece açıyla) konuşlanır. Yani burada radar ekibinden değil, çevrim ekibinden bahsediliyor. Çünkü çevrim ekipleri araç durdurmalıdır. Dolayısıyla, vatandaşların görebileceği yerde durmalıdır. Fakat avukat arkadaşımız, bu maddeyi kendi lehine çevirmeyi başarmış!

Devam edelim..

Biz radar aracının yanına geldiğinde farkedebildik. Memur arkadaşlara bunun bir tuzak olduğunu, uzun mesafeden kendilerini göremediğimizi belirttik. Benzinliğin içinde, parketmiş bir araç gibi duruyordu. Aynı zamanda, olduğumuz yolda herhangi bir radar levhası da yoktu.” Yani arkadaşımız diyor ki, “ben istediğim süratte giderim, ama sen uyarmadan bana ceza yazamazsın. Önce beni uyarman lazım. O da olmadı seni görmem lazım.” Bakın, yaptığının yanlış olduğuna dair tek bir kelime etmiyor. Tek amacı ceza yazılmaması.

Devam edelim…

Oysa hukuk devletinde, özellikle yönerge kapsamında vatandaşı bilgilendirmesi gerekiyor. Bunu medya aracılığıyla yapabileceği gibi, koyulacak levhalar aracılığıyla da yapabilir.” Büyük konuşmak istemiyorum kesinlikle. Fakat gerçekten bir hukuk devleti olsaydık, yazılan cezalar bu kadar kolay iptal edilemezdi. Devlet büyüklerimizin bu konu üzerinde mutlaka değerlendirme yapması gerekiyor.

Devam edelim..

Yol kullanıcılarına ceza yazabilmek için kural ihlali yapmasını beklerseniz, bu devletin kurduğu bir tuzak olur“. Buyrun cenaze namazına. Şimdi bu arkadaşa soruyorum, kural ihlali olmadan neye dayanarak ceza yazılacak? Biz birini durdurduk diyelim. “Senin tipinden, kırmızı ışıkta geçeceğini seziyorum, ver bakalım evraklarını” diyerek, kırmızı ışıkta geçme cezası mı yazacağız? Güzel kardeşim, tabii ki bir kural ihlali olacak ve ceza yazılacak. Sen avukatsın. Yoldan geçen birine, “Sende hırsızlık yapacak bir surat var, gel buraya” diyebilir misin? Diyemezsin. Fakat hırsızlık yaptığında, ceza almasını sağlarsın değil mi? En çok bu açıklamasına güldüm arkadaşın 🙂

Devam edelim..

Bu kararı incelerken, sizin vizenizin olmadığını inceleyemez. Çünkü baştan aşağı usulsüz. Beni durdurması usulsüz. Beni durdurmasaydı, benim aracımın vizesiz olduğunu bilemeyeceklerdi“. Yani diyor ki, “Ben vizemi yaptırmadım. Ama bunun suçlusu ben değil, beni durduran polislerdir.” Alın size bir komedi daha. Yahu arkadaşım, polis ya da jandarma, devleti temsil eder. Devletin koyduğu kanunları uygular. İstediği aracı durdurur. Eksiği olan her araca ceza yazabilir. Usülsüz olarak değerlendirdiğin şey, aslında senin yaptığındır. Trafik Kanununun 51. maddesi ve Trafik Yönetmeliğinin 100. maddesi, nerede, hangi hızla gitmen gerektiğini söylüyor.

Yine devam edelim..

Bir, trafik levhası olmak zorunda, radardan ceza yazılması için. İki, yerleştirilen radar aracının yola ters durması ve gizlenmemesi lazım. Üçüncü olarak, bir kavşaktan döndüğünüzde karşınıza birden radar aracı çıkıyorsa, bu cezayı iptal ettirebilirsiniz”. Trafik levhası konulması ile ilgili sadece genelge var. Yani kanun, yönetmelik ya da yönergede bununla ilgili bir şey yok. İkinci söylediğinle alakalı ise hiçbir şey yok. Bununla ilgili bana tek bir resmi belge gösterirsen, sana söz veriyorum bugün mesleği bırakacağım! Üçüncü söylediğin için de aynı şey geçerli. Bana kanun, yönetmelik, yönerge ya da genelge gösterebilirsen, aynı şekilde mesleğimi bırakacağım. Sana şöyle bir bilgi vereyim. Radar cihazlarının ölçüm kapasitesi, yaklaşık 3 km kadardır. Fakat kameraların sağlıklı ölçüm yapabilmesi için, en fazla 500 m mesafe gerekmektedir. Yani ister istemez, bir virajdan sonra radar aracı olmalıdır. Bak sen kavşak dedin ama onun aslı virajdır. Kavşaklarda radar yapılmaz! Eğer yapılırsa, zaten oaradaki hız maksimum 50 km/s olacaktır.

Son olarak avukat arkadaşımıza şunu söylemek istiyorum. Bir zafer kazanmış edasıyla röportaj yapmış ama maalesef yanlış yapmış. Hakimin insiyatifiyle ceza iptal edilmiş. Trafik kanununu, trafik yönetmeliğini, trafik yönergesini daha iyi okumalı. İşi bilmeyenleri bu şekilde etkileyebilir. Fakat bizim gibi bu konulara hakim kişiler karşısında komik duruma düşüyor. Ayrıca; bu cezayı iptal ettirdiyse, yarın biri kendisine gelip, “Hızlı giden bir araç bana ve yakınlarıma zarar verdi. Dava açalım” dediğinde, kesinlikle kabul etmemeli. Çünkü kaza yerinde levha olmayabilir ve radar aracı gizlenmiş olabilir.

————————————

Yorum yapın